Eğilimler
Mizaç doğuştan gelen nitelikleri ifade ederken karakter ise mizacın ve çevrenin etkilediği bir yapı olarak belirir. İnsanın anlamlı bir yaşam sürdürebilmesinde kritik bir rol oynayan, mizaç özellikleri ile karakterin etkileşiminden oluşan, gelişimsel ve çok boyutlu bir yapı olan kişilik; bireyin güçlü ve zayıf yönlerini, olumlu olumsuz nitelikleri ile hasletlerini kapsar. Bu zıtlıklar içinde kişinin kendini gerçekleştirmesini, potansiyelini ortaya koymasını ve sosyal yaşamda dengeli bir biçimde yer almasını mümkün kılacak bütüncül bir özelliği ifade eden kişilik; bu doğrultuda bireyin eğilimleri, sosyal-duygusal becerileri, erdem ve değerlerinin toplumsal yaşamdaki yansımaları ve tezahürlerinden oluşan şahsiyetin yapısını belirler.
...
Eğilimler hem doğuştan gelen hem de çevresel etkilerle öğrenilebilen ve geliştirilebilen özelliklerdir. Bu özellikler zamanla kararlı kişilik yapısına dönüşür. Diğer yandan eğilimler; zihinsel, duygusal ve duyuşsal nitelikleri ile kişinin bilgisini, beceri ve tutumlarını düzenleyen zihinsel örüntüleri ifade eder. Kişiliğin -mizaç ve karakterin- bir bileşeni olarak işlev gören eğilimler, belirli bir durumda bir eylemi gerçekleştirme farkındalığı ve isteği ya da becerileri eyleme geçirmeye yönelik yatkınlıklar olarak da ifade edilebilir. Bu bağlamda akli yeti sahibi olan insan; akıl yürütme, muhakeme, merak, gerçeği arama, şüphe duyma, eleştirel bakma, analitiklik, bütüncüllük, öğrenme, bilme, yaratıcılık, seçicilik gibi zihinsel eğilimlere sahiptir. Duygusal boyutta ise hissetme, sevme, merhamet, empati, yardımlaşma, vicdan, estetik algı, kendine inanma, kendine güvenme gibi eğilimlerle tebarüz eder. Sosyal yönüyle birey; sosyal bağ kurma, aidiyet hissetme, sosyal onay ve kabul görme, girişkenlik, kendini güvende hissetme gibi sosyal eğilimler sergiler. Bireyde var olan tüm bu eğilimler; içinde bulunduğu sosyal çevrenin etkisiyle gelişebilir, güçlenebilir ya da zayıflayabilir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde de eğilimler, kişinin sahip olduğu bilgi, beceri, motivasyon, strateji, hedef, öğrenme yaklaşımları gibi öğretimle ilgili pek çok unsuru içinde barındıracak şekilde kavramsallaştırılmıştır. İnsanların sahip olduğu eğilimler, becerilerin eyleme dönüştürülme biçimini doğrudan etkiler ve kişinin bir görevi başarıyla tamamlamasına katkı sağlar. Bu nedenle Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde eğilimler, öğrencilerin becerilerini geliştirebilmeleri ve eyleme geçirebilmeleri için öğretim programlarında temel bileşenlerden biri olarak yer almaktadır. Bu kapsamda eğilimler; öğrencilerin kavramsal becerileri, sosyal-duygusal öğrenme becerilerini, okuryazarlık becerilerini, alana özgü becerileri etkili ve verimli bir biçimde kullanmalarını sağlamakta ve bu becerileri hem birbirinden bağımsız hem de ilişkisel olarak desteklemektedir.
Öğrenmenin niteliği açısından becerileri tetikleyici, eğitimin niteliği açısından değerleri besleyici bir rol üstlenen eğilimler, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde benlik eğilimleri, sosyal eğilimler ve entelektüel eğilimler olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Bu sınıflandırmada Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Beceriler Çerçevesi kapsamında ele alınan beceriler ile doğrudan ilgili olan eğilimler belirlenerek eğilimler sınırlandırılmakta ve sınıflandırılmaktadır.
Eğilimler, becerilerle olan kuramsal ilişkisinden dolayı becerinin harekete geçirilmesinde tetikleyici işlevi ve becerinin öğrenilmesini kolaylaştırıcı, öğrenilen becerinin niteliğini zenginleştirici rolü nedeniyle öğretim programlarında temel bileşenlerden biri olarak yer almaktadır. Bu nedenle ilgili ünite/tema/öğrenme alanında hangi eğilimin geliştirileceğine, öğrenme çıktısına dönüştürülen kavramsal beceriler ve/veya alan becerileriyle kurduğu kuramsal ilişki temel alınarak karar verilmelidir. Eğilimler, doğası gereği becerilerin öğrenme-öğretme yaşantılarında somut eylemlere dönüştürülmesinde işe koşulmalıdır. Bu nedenle öğretim programlarının uygulanması sürecinde bireyin sahip olduğu eğilimlerin ortaya çıkmasını ve desteklenmesini sağlayacak öğrenme ortamları oluşturulmalı ve eğilimlerin somut olarak gözlenmesine fırsat sunan öğrenme deneyimlerine yer verilmelidir.